Yunus ÖZLER Yazdı… Gerçekleri Görmezseniz Hayal Kurmaktan Öte Gidemezsiniz!!!!

Yunus ÖZLER Yazdı…
Gerçekleri Görmezseniz 
Hayal Kurmaktan Öte 
Gidemezsiniz!!!!

Yunus ÖZLER Yazdı… Gerçekleri Görmezseniz Hayal Kurmaktan Öte Gidemezsiniz!!!!

Yıllardır bu memlekette siyasi, sosyal ve kültürel haberlerin yanı sıra SPOR haberi yazarım. Spor yazıları yazarım. Ancak, spor yazarlığına bir süre ara vermiştim. En son spor yazımı 10 Mart 2020 tarihinde yani bundan tam bir yıl önce yazmıştım. Fakat, yaşadıklarım, daha doğrusu Isparta’da ben ile birlikte spor haberi yazan gazeteci arkadaşlarımla karşılaştığımız sorunlar, ucube baskılar beni tekrar spor yazarlığına itti. Evet, önceki gün Kanal32 Televizyonunda her hafta Salı günleri yayınlanan ve Modaretörlüğünü Gazeteci Meslektaşım Levent Doğan’ın yaptığı ‘Spor Vakti’ programına konuk oldum. Aynı programa konuk olan Gazeteci arkadaşlarım Sedat Cican ve Tuna Ünal ile birlikte Isparta’nın spor gündemini değerlendirdik.
“1985 YILINDAN BU YANA
ISPARTASPOR’UN MAÇLARINI
TAKİP EDİYORUM”
Şimdi sizlerle, o programda yaptığım konuşmamın yanı sıra bu konuşmamın haricinde de bir takım gerçekleri paylaşacağım. Ben konuşmama öncelikle kendimi tanıtarak başlamak istiyorum. Zira, birileri veya bazı kesimler bilerek konuları saptırdıkları için konuşmama kendimi tanıtarak başlayacağım. Ben, 1995 yılından bu yana yani 26 yıldır bu memlekette ‘Gerçek Gazetecilik’ yapan bir kişiyim. 1985 yılından bu yana Ispartaspor maçlarını takip ediyorum. 1985 – 1995 arası bir taraftar olarak maçlara gidiyordum. 1995 yılından itibaren ise Gazeteci olarak takip ediyorum. Gerek sahasında gerek deplasmanlara giderek yıllardır Ispartaspor kulübünün içinde olan bir Gazeteciyim. Geçmişte Ispartaspor’un üyesiydim. Şimdi sildiler mi? Ne yaptılar bilmiyorum. Geçmişte, Ispartaspor kongrelerinde Divan’da yer alarak Divan Başkan Yardımcılığı ve Divan Katipliği görevlerinde bulundum.
“BENİM ISPARTASPOR
SEVDALILIĞIMI KİMSE SORGULAYAMAZ”
Dolayısıyla, tam bir Ispartaspor sevdalısı Gazeteciyim. Benim Ispartaspor sevdalılığımı da kimse sorgulayamaz. Ancak, son zamanlarda çok ilginç ve adeta akıllara ziyan işler oluyor. Örneğin, tüm Türkiye’nin bir tıkla görebildiği Türkiye Futbol Federasyonunun her hafta resmi internet sitesine koyduğu ‘Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu sevkleri’ ve ‘Disiplin kurulu kararları’nı her hafta takip ederek Ispartaspor ile ilgili kararları hakkında haber yapıyorum. Bu doğrultuda, geçtiğimiz hafta Ispartasporlu iki yöneticinin Disiplin Kuruluna sevk edildiği kararını haberleştirip siteme koyuyorum. O da ne? yöneticiler bu haberden bile rahatsız olup ‘Neden böyle bir haber yaparmışım’ neden kendilerinin resimlerini haberde kullanmışım gibi akıllara zarar ithamlarda bulunuyorlar. Oysa, 26 yıllık gazetecilik hayatımda yüzlerce böyle haberler yazdım. Hiçbir yönetici ‘Neden böyle haber yazıyorsun?’ demedi. Kaldı ki, ben gazeteciyim. Ispartaspor’un personeli değil. Basının eleştirisel haberlerini durdurmanın veya iyi yöne çevirmenin en iyi ve en doğru yolu takımın başarılı sonuçlar alan bir takım haline gelmesi, diğer bir deyişle getirilmesidir. Takım başarılı olduğu zaman basın da iyi yönde haberler yazar. Bu her yerde böyledir. Şantajla, tehditle değil…
“BAŞKAN YAZGAN’I YALAN
YANLIŞ BİLGİLERLE YANILTMAYIN”
Ancak, TFF’nin resmi sitesinde tüm kamuoyuna açık olan bilgileri haberleştirmeme bile tahammülü olmayan bir yönetim kadrosu var Ispartaspor’da. Öte yandan, bir diğer ucube konu daha yaşanıyor. Başkan Atakan Yazgan devre arası bitiminde Gazeteci Şakir Aksöz’ün programına konuk olup ‘İsimlerini söyleyerek şu futbolcuları aldık. Bunlardan ikisi yarın takımın Antalya kampına katılacaklar. Başka transferlerimiz de var. Diğerleri ise şimdiden isimlerini açıklamayacağız. Zira, bunlar kendi takımlarında bu hafta erteleme maçları oynayacaklar. Onun için isimlerini açıklamak yanlış olur. Erteleme maçlarından sonra yani Pazartesi gününden sonra takıma katılacaklar’ açıklamasında bulunuyor. Bende Pazartesi günü sabah ‘Isparta’da spor kamuoyu Başkan Yazgan’dan takıma transfer edilen bu futbolcuların kimler olduğunu açıklamasını merakla bekliyor’ diye bir haber yazıp siteme koyuyorum. Ama o da ne? Başkan akşam saat 23.00’de evinde televizyonunu izlerken Isparta’dan birileri kendisini arayıp gerçekleri tamamen saptırarak ‘Yunus şöyle haber yapmış, böyle haber yapmış’ diyerek kendisini dolduruyor. Başkan bey de ‘Yunus ne yazmış bir de ben bakayım’ demeden haberi tıklama zahmetinde bile bulunmadan hemen beni arayıp kendisine söylenen yalanlarla saldırıya geçiyor. Ben buradan şunu söylüyorum. İsim olarak kim olduklarını bilmiyorum ama ey, o yöneticiler yalakalık yarışına girmek yerine Atakan Başkana gerçekleri anlatın. Yalanlarla doldurup bu kadar küçülmeyin.
“BENİ VE ISPARTASPOR’A VERDİĞİM
DESTEĞİ BAŞKAN YAZGAN İYİ BİLİR”
Kaldı ki, benim kim olduğumu, dürüstlüğümü en iyi bilenlerden birisi de bizzat Başkan Atakan Yazgan’dır. Yazgan Başkanla yıllardır birlikte hareket eden arkadaşı Fenerbahçe eski Futbolcusu Onur Kayador’dur. Başkan Yazgan ve Onur Kayador, 1998 yılında Ispartaspor’a başkan olmak için Isparta’ya gelip yönetimiyle birlikte bugün El Ele Derneğinin kullandığı o dönemde Isparta Gazeteciler Cemiyeti Basın Merkezi olan Damgacı Sokak’taki o tarihi binada basın toplantısı yaptığında orada bulunan ve kendisinin basın toplantısını takip eden 3 – 4 Gazeteciden birisi bendim. Başkan Yazgan yönetimiyle birlikte göreve başlayıp kulübün başındayken ve Teknik Direktör de Tarık Söyleyici iken kazanılan her maçı övgülerle yazarak Ispartaspor’a destek veren yine bendim. Takım sezon sonunda şampiyon olup 3. Ligden 2. Lige çıktığında Başkan Atakan Yazgan’a yazdığım haberlerle destek veren ve Yazgan’ın o şampiyonluk sevincini paylaşan 3 – 4 Gazeteciden birisi bendim. Onun için, Atakan Başkan Yunus Özler’in kim olduğunu çok iyi bilir. Hatta, o yıllardaki desteğimi ve beni Teknik Direktör Tarık Söyleyici de iyi bilir. Yönetime yeni gelmiş kişiler bunları bilmiyorsa Atakan Yazgan’a ve Tarık Söyleyiciye sorsunlar ki, Başkan Yazgan’ı benimle ilgili yalan yanlış bilgilerle yanıltmasınlar.
“O GÜZEL VE BAŞARILI
YILLARDA KULÜPTE BEN VARDIM”
Ben, geçtiğimiz yıl yani bu sezon başında yine Levent arkadaşımın spor programına konuk olduğumda canlı yayında şunu söyledim; “Ben Atakan Yazgan’ı yıllardır tanıyan ve kendisini iyi bilen bir gazeteciyim. Atakan Yazgan’ın olduğu yerde başarısızlığın yeri yoktur. Atakan Yazgan demek başarı demektir’ diyerek 1999 – 2000 sezonundaki şampiyonluğu, 2000 – 2001 sezonunda 2. Ligde iken play – off’a kalıp son maçta Göztepe’ye yenilerek şimdiki adıyla Süper Lig, o zamanki adıyla 1. Ligin kapısından döndüğümüzü örnek gösterdim. Ama şimdi, benim 20 yıl önce tanıdığım Atakan Yazgan’ın çok değişmiş olduğumu görüyorum.
“DOĞRULARI YAZIYORUZ DİYE
‘ISPARTASPOR DÜŞMANI’ İLAN EDİLDİK”
Velhasıl sezon başladı ve sezon başından beri gerek yönetim bazında gerek teknik heyet ve futbolcular bazında bir takım yanlışlıklar gördüm. Bunları da yeri geldikçe uyarı niteliğinde yazarak haberleştirdim. Ama o da ne sen misin takımı eleştiren bir takım yöneticiler tarafından ‘Ispartaspor Düşmanı’ ilan edildim. Tabiki benimle birlikte bu gerçekleri gören ve yazan ve Isparta’da sayıları 3’ü geçmeyen spor gazetecileri de ‘Ispartaspor Düşmanı’ ilan edildi. Bu arkadaşlarım da Sedat Cican ve Levent Doğan arkadaşlarımdır.
“BASIN FAKTÖRÜNÜ
ANLAMAKTAN UZAKLAR”
Kısacası şunu söylemek istiyorum ki, Ispartaspor yönetimi şunu iyi bilmelidir ki,  Isparta’da spor haberi yazan ve sayıları 3’ü geçmeyen basın mensuplarını karşılarına alarak hiçbir yere varamazlar. Çünkü, Tarık Söyleyici birleştirici özelliği ile o yıllarda sürekli şunu derdi; ‘Bir takımı şampiyon yapan 5 unsur vardır. Bunlar; Yönetim, Teknik Heyet, Futbolcular, Taraftarlar ve Basın. Basın bir spor kulübünün gözü – kulağı ve kendisini sporseverlere duyuran en etkili faktördür’ Ama, şimdiki yöneticilerin bırakın bu gücün, bu faktörün değerinin farkında olmasını konuyu anlamaktan bile uzaklar.
“BEN 26 YIL ÖNCEKİ
AYNI NOKTADAYIM”
Benim, 26 yıllık gazetecilik dönemimde Ispartaspor’dan yüzlerce yönetici, yüzlerce futbolcu ve onlarca teknik direktör geldi ve gitti. Ama ben hala bir gazeteci olarak aynı yerimdeyim. Ben hala buradayım ve ben halen daha kulübün içindeyim. Bir zaman gelecek bu yönetim de gidecek. Yenileri gelecek. Bu iş yıllarca böyle sürüp gidecek. Ben yine Ispartaspor’da ben yine Isparta Atatürk Stadyumunda olacağım.
“ISPARTASPOR İÇİN NE
FEDAKARLIKLAR YAPTIK”
Ben geçmiş yıllarda gerektiğinde Vali ile yöneticiler arasında köprü görevi üstlendim. Ben gerektiğinde deplasmanda oynanan Bucak maçında olduğu gibi joplanan, üzerlerine tazyikli su ve hatta biber gazı sıkılan taraftarlarımızı korumak adına devreye girdim. Yeşil – Pembeli kulübümüz için çok üzüldüğümüz günler de oldu, çok sevindiğimiz güler de oldu. Ancak, bu üzüntü ve sevinçleri hep yönetimle birlikte yaşadık. Ancak, bugün baktığımızda bu basın – yönetici işbirliğinin, sevginin, saygının ve karşılıklı diyaloğun yüzde birinin bire olmadığını görüyoruz. Benim yaptığım tüm çalışmalar Isparspor’a feda olsun. Zira, ben ve katıldığım spor programındaki tüm arkadaşlarım Ispartaspor sevdalısıyız böyle olmaya da devam edeceğiz. Kimse bizi bu sevdadan alı koyamaz.
“GERÇEKLERİ DOSTUNA
SÖYLEMEYEN GERÇEK DOST DEĞİLDİR”
Bilindiği gibi, bir kişi dostunun arkadaşının yanlışını kendisine söylemiyorsa o gerçek dost değildir. Bir kişi dostu veya arkadaşı doğru da yapsa, yanlış da yapsa onu övgülere boğuyorsa kişiyi gerçekten yanıltan, onun yanlış veya yanlışlar yapmasına neden olan odur. İşte bende bu noktadan hareketle takımımız kötü oynadıysa uyarılarla dolu ve eleştirisel haberler yapıyorum. İyi oynadıysa övgü dolu haberler yapıyorum. Eğer takım iyi oynadığı ve galip geldiği halde kötü haberler yazılıp yerden yere vuruluyorsa bu art niyetlilik olur. Eğer, takım çok kötü oynadığı ve yenildiği halde takım öve öve göklere çıkartılıyorsa bunun adı da yalakalık olur. Biz Isparta’da spor haberi yazan gazeteciler olarak bu ikisini de yapmıyoruz. Doğrular neyse onu yazıyoruz. Yani iyiye iyi, kötüye kötü diyoruz.
“YAZILAN HABERLERİN ANA
TEMASINI İYİ ANLAYIN”
Ama şimdiki yönetim, uyarı ve eleştirisel nitelikteki haberlerimizi ‘Bu adamlar ne diyor bir bakalım. Bir okuyalım’ demek yerine direkt olarak ‘Vay efendim sen nasıl Ispartaspor aleyhine yazarsın deyip Ispartaspor Düşmanı’ ilan etmek takıma verilen en büyük zarardır. Yöneticilerin takım yense de yenilse de bizim takımı övmemizi, göklere çıkarmamızı istemeleri aslında bize değil, takıma büyük zarar veriyor. Ama, bunlar farkında değil.
GERÇEK BİR, BAHANE BİN TANEDİR
Hiç mi içinizde futboldan anlayan yok. Takım kötü oynuyor. Zar – zor bir gol bulduğunda ikinciyi atmak için uğraşmak yerine skorun üzerine yatıp maçı bitirmenin hesaplarını yapıyor. Bu gerçekleri yöneticiler görmüyor mu? Sonra da her mağlubiyetten sonra çıkıp, takımın nasıl oynadığını bildiği halde gerçekleri görmezden gelip; yok saha çok kötüydü, yok rakip çok sert oynadı, yok hakem çok kötü yönetti gibi bahanelerin arkasına sığınıyor. Bırakın beyler bu bahaneleri de takımın oynadığı maçlardaki gerçekleri görün. Ben, yılların Futbol Adamı Onur Kayador’un bu gerçekleri gördüğüne inanıyorum. Diğerleri görse bile çeşitli bahanelere sığınarak gerçeklerin üzerini kapatmaya çalışıyor. Ama bir gün biri çıkıp ‘Kral Çıplak’ dediğinde gerçekleri o an görürsünüz ama o zaman da iş işten geçmiş olur.
“ELEŞTİRİ SINIRLARI
ASLA AŞILMADI”
Levent Doğan arkadaşımın Sedat Cican abimle yaptığı spor programlarında Ispartaspor’u eleştiri sınırları asla aşılmamıştır. Gayet makul ve seviyeli eleştiriler yapılmıştır. Bunları abartıp olayı saptıran yöneticilere Fenerbahçe’yi Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı bile sert bir şekilde eleştiren spor yazarlarını veya bunların bulunduğu spor programlarını izlemeye davet ediyorum. Eğer, doğruları yazmakla, bir takım yöneticiler tarafından ‘Ispartaspor Düşmanı’ veya ‘Hain’ ilan ediliyorsak varsın düşman ve hain olalım. Yeter ki, Ispartaspor başarılı olsun. Yeter ki Ispartaspor şampiyon olsun. Çünkü, biz Ispartaspor’un asla zarar görmesini istemeyiz. Çünkü, biz 3 – 5 yıl süren veya sürecek bir görev süresince burada değiliz. 1985 yılından beri buradayız. Çünkü biz Ispartaspor sevdalısıyız” dedi.
O ZAMAN İYİ YÖNDE HABERLER
ÇIKTIĞINDA NEDEN TEŞEKKÜR ETMİYORSUNUZ
Ben, kendimle birlikte Isparta’da spor haberi yazan diğer iki gazeteci arkadaşıma atılan ‘Ispartaspor Düşmanı’ laftalarına rağmen geçtiğimiz aylarda tamamen tarafsız ve iyi niyetli bir şekilde bizi kötüleyen Ispartasporlu yöneticiler hakkında çok güzel haberler yazdık. Eğer, uyarı niteliğindeki eleştirisel haberlere tepki göstermesini biliyorsanız, o zaman da sizinle ilgili iyi yönde haberler çıktığında arayıp teşekkür etmesini de bileceksiniz. Eğer bunu yapmıyorsanız dürüst değilsiniz demektir ve o zaman gazetecileri eleştirmeye veya düşman ilan etmeye hakkınız da olamaz.
YEŞİL – PEMBE KAŞKOLU
BOYNUMDAN ASLA ÇIKARMAM
Isparta’da sadece sporla ilgilenen kamuoyu değil, siyasetçisinden STK Başkanına kadar tüm kamuoyu benim kış gelir gelmez Yeşil – Pembe Kaşkolu takıp haberlere öyle gittiğimi ve kaşkolumu bir gün olsun boynumdan çıkarmadığımı çok iyi bilir. Ama, bunu şimdiki yöneticiler bilmez. Çünkü onlar şurada daha en fazla bir yıllık yöneticiler. Yani, bir yıldır bu takımın içindeler. Ben ise 26 yıldır.
 
Saygılarımla…