Tarih: 22.04.2025 09:29

Gürkan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi; Çocuk Bayramında Gazze’li ÇOCUKLARI UNUTMADI

Facebook Twitter Linked-in

Gürkan Kız Anadolu İmam – Hatip Lisesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda farkındalık oluşturmak için Gazzeli çocukları unutmadı. Bu doğrultuda; "Gazze'de Çocuklar Yaşasın" temasıyla okulun bahçesine iki adet çınar ağacı dikildi. Gazzeli çocuklar için Kur'an-ı Kerim okunup dua edilerek Filistin'in şehit çocuk kahramanları yâd edildi. 

OKUL MÜDÜRÜ ARSLAN; “ONLAR DA 

BİZİM KARDEŞLERİMİZ” 

Konu ile ilgili olarak bir açıklama yapan Gürkan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Salih Arslan, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada; “Gürkan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda farkındalık oluşturmak için Gazzeli çocukları unutmadık. "Gazze'de Çocuklar Yaşasın" temasıyla Gürkan İlkokulu öğrencileri ile birlikte okul bahçesine iki adet çınar ağacı dikerek, Gazzeli çocuklar için Kur'an-ı Kerim okuyup dualar ettik ve Filistin'in şehit çocuk kahramanlarını yâd ettik.

“HİÇBİR ÇOCUK SAVAŞI HAK ETMEZ ONLAR HER

ZAMAN NEŞELİ VE SEVİNÇLİK OLMALIDIRLAR” 

Gazze ve Gazzeli çocuklara dikkat çekmek için ulusal çocuk bayramında okulumuz tarafından Gürkan İlkokulu öğrencilerinin de katılımıyla önemli bir etkinlik gerçekleştirildi. Unutulan acı tekrar eder. Çınar ağacı yüzyıllar boyunca yaşayabilen bir ağaç. İnşaallah bu iki çınar ağacı yaşadıkça bu acı unutulmayacak. Unutulmayacak ki; bir daha tekrar etmesin. Dünyanın herhangi bir alanında çocuk olmak denince, çocuk bayramı denince aklımıza gelen hep neşe, sevinç, eğlence ve oyun iken, Gazze'de çocuk dediğimizde aklımıza ilk olarak acı geliyor. Yüce Rabbim onların yar ve yardımcısı olsun” dedi. 

İŞTE O ŞİİR…

Ayrıca, okulda Ahmet Türkben tarafından ‘Filistin’ in Çocuk Kahramanlarına…’ başlıklı bir şiir kaleme alındı. İşte O Şiir…

Ey Mescid-i Aksa’nın küçük muhafızları, ey bu çağın ebabil kuşları ve ey ümmetin yetim coğrafyasının başı dik ve onurlu çocukları!

Hani uçurtmalarınız nerede sizin?

Hani gökyüzünde özgürlüğe kanat çırpan kuşlarınız?

Nerededir oyuncaklarınız, o gülen yüzleriniz nerede?       

Gökten ölüm müdür yağan, duman tüten ocaklarınıza?

Anneleriniz ninni yerine marşlar mı söylüyor şimdi?

Şehadete sevdalı babalarınız, öldürmeyi mi bekliyorlar ölümü yiğitçe?

Âh, güneş uzaklaşalı beri insanlık semasından, kapkara kesildi öfkesi zulmün.

Gecenin en zifiri anında çaldılar oyunlarınızı, hem de kalleşçe.

Siz misket oynamayı düşlerken sokaklarda, bombalarla bölündü uykularınız, fosfor ve misket bombalarıyla ve ekranlara kanınız sıçradıkça karardı insanlığın kalbi karardı!

Yer yarıldı, gök çatladı utancından.

Kundaktaki bebekler ölüme uyanırken ve toprağa verilirken canlarımız, âh sarardı toprağın, benzi sarardı.

Şimdi bir sonbahar hüznünü taşıyor çehreler. “Metâ nasrullah!” diye bükülmeden bekleşen, savaşın örsünde ateş kesilen canlar, ilahî bir cevap bekliyorlar sabırla ve çağırıyorlar arza görünmez orduları.

Andolsun, keşke toprak olsaydım diyecekleri güne!

Suçsuz yere öldürülen çocukların tek tek hesabının sorulacağı güne andolsun!

Andolsun, burçları olan göğe!

O va’dedilen güne, şahid olana ve şahid olunana andolsun!

Zalimlerin kahrolacağı güne andolsun!

Filistin’de yaşanan acılar, bir yürek yangını olarak düşüyor ajanslara.

Acının kalbine ölüm yağdırsa da bombalar, kâinat yeni bir güne hazırlanıyor inatla.

Fecir vaktidir ve kutlu bir sancıdır yaşanan, mübarek kılınan toprak şehitlerle bereketleniyor, nice fidanlar kök salıyor toprağa.

Gözyaşları dua olup perdesiz arşa yükseliyor.

Yeni bir Ömer,

yeni bir Salahaddin

ve yeni bir Abdülhamid bekleniyor.

Bir yürüyüş daha başladı şimdi, kutlu bir yürüyüş; tünel karanlıklarından aydınlık yarınlara.               

Ebabillerin durağı Gazze şimdi, gök açtı kapılarını, şehitler kanatlanmış, yükseliyorlar semaya. 

Şimdi Gazze ‘den, şimdi Mescid-i Aksa’dan, yayılıyor bütün dünyaya ebabil kuşları.

Kudüs bize bir şeyler söylüyor;

Yeryüzünde hangi mescit göğe bu kadar yakın?

Hangi ana bu kadar çocuk verdi toprağa?

Yeryüzünde hangi taş, bu kadar değerli Allah aşkına?

Hangi çocuk bu kadar Filistin?

Bir ülkeyi taşıyor, umudu taşıyor, geleceği taşıyor minik ellerinde, cesur bakışlarında…

Gazze bize bir şeyler söylüyor;

kundakların şahit bebekleriyle,

tanka meydan okuyan eli sapanlı çocuklarıyla,

şehadete ayarlı yiğitleriyle ve toprak gibi öylesine sadık, öylesine fedakâr analarıyla

Gazze bize bir şeyler söylüyor.

Dinle beni ey insan!

Duy benim bağrımdan arşa çıkan feryadı.

Dünya unutmuşken insanlığını, bir ihanet çemberiyle kuşatılmışken kardeş bildiklerimiz.

Kimdir bizi aldatan ve kimdir korkak devlerin üstüne yorganlar çeken?

Köpekler salınmış da sokaklara, taşları bağlayan kim?

Görkemli saraylarında altından işlemeli tahtlar üstünde, üç maymun sûretinde sağır, kör, dilsiz ve yüreksiz seyredenler kim?

Küstah kahkahalarla boğmaya koyulmuşlarsa da imanın gür sesini, dünyanın sağır kulaklarına inat haykırıyorum işte, haykırıyorum!..

Hangi suçtan, söyleyin hangi suçtan öldü bütün bebekler?

Sorulacak hesapların kaydını düştü melekler!..

Affet Allah’ım affet.

Sözüm tükendi benim…

Açılsın yeniden göklerin kapıları,

İndir Allah’ım indir, görünmez orduları.

Silinsin gözyaşları mazlumların,

Nusretini esirgeme Allah’ım, çağın ebabillerinden.

Gönder Allah’ım gönder, gönder beklenen kahramanları.

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —