CHP Isparta İl Başkanı Yalım Halıcı’dan; Dünya Çevre Günü Açıklaması

CHP Isparta İl Başkanı Yalım Halıcı’dan; 
Dünya 
Çevre Günü
Açıklaması

CHP Isparta İl Başkanı Yalım Halıcı’dan; Dünya Çevre Günü Açıklaması

CHP Isparta İl Başkanı Yalım Halıcı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü münasebetiyle bir basın açıklaması yayınladı.
 
Başkan Halıcı açıklamasında; “Bundan 50 yıl önce İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen, çevreyle ilgili ilk uluslararası toplantı olma özelliğine sahip, Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan kararla 5 Haziran çevre ve doğanın korunmasında dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla “Dünya Çevre Günü” olarak kabul edildi.
 
Bugünün asıl teması “ekosistem onarımı ve yenilenmesi”dir. Gezegenimizin  sağlıklı olabilmesi için, ekosistemin sağlıklı olması gerekir. Bunun için de, doğaya en çok zarar veren insanda çevre bilinci geliştirilmelidir. Bu bilincin temeli daha çocuk yaşlarda ailede başlar. Ebeveynler  çocuklarını çevre ile bütünleştirip büyütmelidir. Gelecek nesiller ve gençlerimiz, doğa ile uyumlu yaşadıklarında, gerçekten yaşamanın ne olduğunu anlayacaklardır. Bura da Nazım’ın dizelerini söylemek tam yerinde olacaktır.  “ Yaşamak , bir ağaç gibi tek ve hür , ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim”
Metropol şehirlerde yaşam giderek zorlaştığı gibi, buralarda yaşayan çocuklar doğadan uzak, beton şehirler içinde hapsolmuşlardır.
 
Şehirlerin nefes alacağı alanlar neredeyse kalmamıştır. Çocukların enerjilerini atma alanı olarak AVM alışkanlığının çözüm olduğunu düşünen aileler nasıl bir yanılgı içinde olduklarının farkında değillerdir. Tüketim toplumu haline dönüştürülen insanlar , asıl ait oldukları özünden, doğadan giderek uzaklaştırılınca, bu durum  psikolojik , fiziksel ve ekonomik rahatsızlıklarla insanlara geri dönmektedir.  İnsanlar kapitalist düzenin birer oyuncağı olmuşlardır. Oysa tüm şifa değerini bilemediğimiz doğanın kendisindeydi.  Toprak , su ve havada…
 
Ülkemizde ve dünyada yanlış politikaların uygulanıyor oluşu, ekosistem yıkımını oldukça hızlandırmıştır. Bu yıkımların sonucunda iklim değişikliği ve doğal afetler can kayıplarına yol açmaya devam etmektedir. Yaşanılan yıkım zincirine, tatlı su kaynaklarımızın da yok oluşu eklenmiştir.
 
Bugün bölgemizde Türkiye’nin kıymetli gölleri Eğirdir, Burdur, Beyşehir ve Gölcük gölleri hızla yok olmaya başlamıştır. Buna neden ise; geliştirilmemiş tarım sulama yöntemleri, HES’ler , sayısız göletlerdir. Sularımızı korumaya yönelik alınan politik kararların, bir türlü uygulamaya geçirilemeyişi, yapılan hataların kimseye fatura edilmeyişi, çıkar odaklı yaklaşımlar nedeniyle gelecek nesilleri umursamayan zihinlerin baskın gelişi, bizleri bu günlere getirmiştir. Tüm bu hatalardan , bu gün, hemen, şimdi dönülmez ve tedbir alınmaz ise, sonuç hüsrandır. Geçtiğimiz yaz döneminde yanan ormanların söndürülmesinde tedbirlerin alınmadığını, kül olduğunu  görmek hepimizi üzmüştü. Yine tedbirde  geç kalınıp, susuzluğu yaşamakta uzun sürmeyecektir.
 
Öte yandan Çevre Bakanlığı ve diğer bağlı kurumların,  bölgenin koruma alanı olamasına rağmen ÇED raporlarında özel şirketlere maden ve inşaat ruhsatlarını kolayca vermesi, bu ruhsatların iptali için açılan onlarca davanın sonuçlanamayışı, ekosistemimizin rant uğruna gözden çıkarıldığını kanıtlar niteliktedir. Heba edilen onca değeri , canlı yaşamını savunmayı bizler görev bilmekten asla geri durmayacağız. Birlikte doğayı koruyamaz isek, cellatlar hergün işbaşında olacaktır. Birlikte kamuoyunu bilgilendirmeye , sahada katkı sunmaya bıkmadan devam  edeceğiz ve başaracağız.
Dünyamızı korumayı nasıl mı başaracağız?
-Zarara ve yıkıma uğramış her yeri öncelikle yeniden onaracağız.
-El ele verip her yere fidan dikeceğiz.
-Önceliği doğa ve insan olan yerel, ulusal yöneticileri seçeceğiz.
-Su kaynaklarını korumaya yönelik politikaları hayata geçireceğiz.
-Kırsal yerleşim yerlerini (köy ve kasabaları) eğitimden uzak tutmayıp, köy okullarının yeniden açılmasını, çevre bilincinin eğitim ile gelişebileceğinin idrak edilmesini sağlayacağız.
-Verimli tarım alanlarımızda , yapılaşmaya izin vermeyeceğiz.
-Yaşadığımız yer ve bölgede , yaşamı olumsuz etkileyecek girişimlere , yöre halkı ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte koruma refleksi göstereceğiz. Bir an olsun yaşamı savunmaktan geri durmayacağız.
-Böylece sağlıklı yaşama engel olan  bütün işlerde , asli görevinin  adam, şirket kayırmak değil, insan ve doğayı bütün canlı sistemi önceleyerek ruhsat onaylarının verilmesi, denetim mekanizmasının tam çalışır olması gerektiğini, her yanlışta hatırlatacağız.
Açıklamamıza Aziz NESİN’in sözüyle son vermek isterken;
“ Kirli çevre , insanın ruhunu kirletir, kirli ruhlar, çevreyi kirletir.”
Bizler de diyoruz ki!
Tertemiz doğa, tertemiz yürekler, tertemiz sevgiyle, kucaklamalı dünyayı…”