Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

TAM SEVİNMİŞTİM Kİ!

TAM SEVİNMİŞTİM Kİ!

ISPARTA 8.02.2020 14:46:00 0
TAM SEVİNMİŞTİM Kİ!
İki mutluluğu bir arada yaşayamıyoruz, derim. Mutlaka bir yerde bir aksaklık, bir pürüz veya bir sakatlık çıkıyor. Ev almıştım. Evin borcunu ödediğim gün sevinirken o gün kanser olduğumu öğrendim. Tam sevinmiştim ki, bir burukluk yaşadım. Hani bazı yazılarımda bahsetmişimdir. Pek istemeye istemeye kullandığım faizden dolayı mutlu değildim daha doğrusu huzurlu değildim. O yüzden bu hastalık başıma geldi, diye düşünüyorum hep.
 
O gün, bir kırıklık yaşadım. Aynı günlerde, bir başka sevinç haberi aldım. 12-13 yıldır alamadığım bir paramın ödeneceği haberi geldi. 13 yıl sonra gelen buruk bir sevinç! İnsanın hayatında kırılma noktası olduğu anlar olur. Onu yaşıyorum. Bir iyi, bir de kötü haber ve her ikisini de aynı gün alıyorsun. Hayatımda hesap yaparak yaşamadım. Hesap yapmayı bilmem de, sevmem de! Matematiği oldum olasıya sevmedim. Matematikten hep ikmale kalırdım. Ya yaz kurslarında imtihana girer matematikten geçerdim, ya da güz dönemi kaldığım o tek dersten bir şekilde geçer, o dertten kurtulurdum. Hayat bu! Mutlaka ikmale kalmak var. Her düşündüğünü yapamıyorsun. Her hayalin gerçekleştiremiyorsun. Kırıklar mutlaka karşına çıkar. Belki de, o kırıklar hayatın acısını göstere göstere insanın hayata tutunmasını sağlıyor. Tutunma, insanı bir anlık düşmekten kurtarır. Bağlanma, kopmamaktır.
 
Bu pek iyi değil! Birine su gibi âşıksın. Deli gibi bağlanmışsın. O an, dünyayı karşına alırsın. Hele bir de bağlandığından ret alıyorsan, daha bir deliriyorsun. Oysa hemen kabul edilmiş bir aşk yaşamış olsan, belki de bir müddet sonra o güzel gördüğün şey sana çirkin görünecek ve diyeceksin ki, ‘Ben buna nasıl vuruldum? Hani o dünya güzeli sandığım sevgili nerede?’ Reddedilen insan hırslanır. Hırslanan insan hep yanlış yapar. Matematik hatalar yapar. Birçoğu, o hırsla saldırdığı zamanlarda, tam kazandığını sandığı şeyleri bir bakarsınız kaybeder. Birçoğumuz, hayat boyu hesap kitapla uğraşmışızdır. Bir şeylere sahip olmak için uğraştığımız ve ulaşamadığımız şeyler olmuştur. Hani denilir ya, ‘Evdeki hesap çarşıya uymaz.’ Uymaz, uymaz, uymaz.
 
Uyması için ne yapmalı! İyi bir matematikçi mi olmalı? Yoksa iyi bir hesap uzmanı mı yanımızda taşımalıyız? Hangisi? Ne iyi bir matematikçi olabildim, ne de hesaplarımı yapacak uzman yanımda taşıdım. Birincisi neyse de, ikincisi pek öyle kolay bir şey değil! Matematikten ne kadar kaçtımsa, onunla bağlantılı bir iş yaptım. O sevmediğim, nefret ettiğim matematik ticaret hayatım boyunca bana hesap kitap yaptırdı. Öyle de, elde avuçta ne var. Elde var ‘0’. Hiç kimse diyemez ki, ‘Ben hayalimdeki her şeyi gerçekleştirdim.’ Bir yerde yapamadığı vardır. Çoğumuz hep bir buruklukla yaşarız. Çoğu zaman matematik tutmaz. O da, yanılır. Niye hep ‘Yanlış hesap Bağdat’tan döner.’ denmiş. Bağdat’a varmadan hesapların yanlışlığı anlaşılır.
 
İyi de, başarılı olanlar yok mu? Hep takdirli, yıldızlı karne alan, hayatında hiç zayıf almamış, hiç sınıfta kalmamış olan yok mu? Var. Ancak o da hayat bilgisi derslerinde bocalar, çoğu zamanda hayatın diğer alanlarında sınıfta kalır. İnsan ilişkilerini beceremez. İnsanı sevemez. Bir arkadaşımla bu konuyla ilgili bir konuşma yaşadık. O dedi ki, ‘Aramızdaki fark! Sen insana güveniyorsun, ben insana güvenmiyorum.’ ‘Peki! O güvenmediğin insanla nasıl çalışıyorsun, hem sonra ona nasıl güven veriyorsun?’ dedim. ‘Kendimi hep sağlama alırım, ihtiyatlı davranırım.’ dedi. ‘Sakın şu lafımı unutma, bu yapınla bir gün kazandıklarının hepsini kaybedebilirsin.’ dedim. Matematiği iyiymiş! İyi olsa ne yazar? İnsana insanca davranmadığı müddetçe o hep kaybetmeye mahkûmdur. Bunlara çok zaman harcadım. Düzeltmek için çok uğraştım. Değişmediğini gördüm. Oradan yola çıkarak, benim değişmem gerektiğini öğrendim. Anladım ki, boşa zaman harcamışım.
 
Kendime zaman harcamayışıma üzüldüm ve üzüldüğümle kaldım hep ve bir şeyi daha anladım ki, bunlar beni hasta etti. O, ‘zaman harcadıklarımın sayesinde’ , ‘hastalık hastası’ oldum. Ancak şu var ki, yorgun bir savaşçı görünümü versek de, yolu tamamlamalı yani yarım bırakmamalı… Bıraktığın yerden devam etmelisin. Yürümelisin. Ben bu tavsiyeye uydum. Tasavvur edelim ki, yolcusun ve yolda yürürken elindekileri kaybettin. Şu yolcunun düşüncelerine katılmalı! Pes etmemeli! Yürümekten vazgeçmemeli! “Cebini yokladı, boş… Yüreğini yokladı, kırık… Arkasına baktı, yalnız… Gökyüzüne baktı, mavi… ‘Olsun be!’ dedi. ‘Yarın var, Yaradan var… Yarın varsa, umut var, demektir…” Sanal âlemden… Yolcu yolunda gerekti. O da aynısını yaptı. Yürüdü. Yaradan var… Umut var. Dünyalık istek ve arzularını gerçekleştirememiş olabilirsin ama yarın varsa umut var, demektir.
 
Ben o umutla yaşadım hep! Ümidimi hiç kesmedim ki, kessen zaten inancını yitirirsin. O ümitle, hayata tutunuyorum ve o ümitle kırık notlarımın telafisine çalışıyorum. Ahireti kazanmaya gayret gösteriyorum. Kırık olmasın diyorsan o imkânsız! O kırıklar olacak ve onlarla Allah’a gideceksin. Affını isteyeceksin ve bileceksin ki, ‘Yer ile gök arası kadar’ kırıkların olsa bile O, O’na varanı geri çevirmez. Affeder. Hani ‘Tam sevinmiştim ki!’ bir üzücü haberle sarsılıyorum sözümü geri alıyorum. Başarmanın adı dünyaysa, o dünya hizmeti olarak anılır, sonuç üzülürsün. Yok! Eğer diyorsan ki, ahiret için başarmaktan yanayım, o anılır ve sevinmelisin… Mükâfatı da, Allah tarafından takdir edilir. Üzülme!

Anahtar Kelimeler: sevinmiştim
Cuma 17.7 ° / 6.5 °
Cumartesi 21.2 ° / 8.4 °
Pazar 21.9 ° / 10.2 °