Bugün, 19 Mayıs 2024 Pazar

KEMOTERAPİ NEDİR?

KEMOTERAPİ NEDİR?

ISPARTA 2.03.2020 13:48:00 0
KEMOTERAPİ NEDİR?
Nedir Kemoterapi? Tıbba yabancıydım. Soruyu bilemedim. Sınıfta kaldım. Nedeniyse, gençlik yıllarında çok fazla doktor yüzü görmediğimdendi. O yüzden, onunla pek ilgilenmedim. Her zamanda lazım olmadığından, karşıma çıktığında ilgisiz görünüyor, yabancı terimlere karşı alaylı veya lakayt davranıyordum. Bugün 8. Kemoterapi tedavisine girdim. Yine o yabancı kökenli kelimeler karşıma çıktı. Garip garip doktorun yüzüne baktım. 2. Defa tekrar ettirerek, aydınlatmasını sağladım.
 
Türkçe ne manaya geliyor, bana o lazım! Araştırmalıydım. O nedenle de, eve geldiğim gibi sözlüğü karıştırmaya başladım. O zaman Kemoterapi nedir, diyelim. Sözlük Kemoterapi için şöyle diyor: “Kemoterapi, ‘ilaçla tedavi’ anlamına gelmekle birlikte, daha çok kanser hücrelerini etkileyen kanser ilaçları kullanılarak yapılan tedavi için kullanılan terimdir.” Kanserdim. Bir doktor, ‘hemen ameliyat’ dedi. Biraz araştırdım. Danıştım, istişare ettim. Bir doktorda karar kıldım. O, önce Kemoterapi dedi. Karaciğeri öncelikle kurtarmamız gerek, dedi. Belki bu vesileyle kolondaki tümörü de uyutabiliriz, dedi. Onu dinledim. 6 Kemoterapi dönemi geçirdim.
 
Bir ara, pet filmi çekilmesi için ara verildi. Onda da, bazı aksilikler yaşadım, tam bir ay sürdü. Filmler, tahliller ve tetkikler neticesinde tam da hastaneye yatacağım, ameliyat olacağım günün birkaç saat öncesi ameliyattan şimdilik vazgeçildiği söylendi. Kurul kararıymış. Tekrar Kemoterapiye devam edilecek. O sürede 2 Kemoterapi daha aldım. Her Kemoterapi öncesi yapılan kan tahlillerinden sonra doktorum gelişmelerin iyi olduğunu, değerlerin güzel çıktığını söylüyor. Allah’ın izniyle atlatacağıma inanmıştım. Kararlıydım ve bu hastalığı yeneceğim, demiştim. Yazının başında da dediğim gibi bugün 8. Kemoterapi tedavisindeydim. Hararet yükselmeye başlamıştı bile! İçim fokur fokur kaynıyordu. Belli ki, zorlanacağım. Kemoterapiyle birlikte aynı gün bir de boynuma tüp takılıyor ve onunla da 3 gün birlikte yaşıyorum.
 
O 3 gün, normal günlerdekinden farklı sıkıntılı haller yaşıyorum. Hayatım düzenini kaybediyor. Kaba olacak belki ama insanın şaftı kayıyor. İlk Kemoterapi aldığım günlerde, herkesin başına geldiği durum benimde başıma geldi. Gerek kanser olduğumu öğrendiğim ilk günkü yaşadığım hadise bir travma yaşatmıştı bana! Ondan sonraki 1 aylık süreç içinde, arkadaşlarımın dostlarımın, ‘Sen güçlü bir insansın, inançlı bir insansın, çabuk atlatacağına inanıyorum.’ deyişleri ve özellikle isme yani zata mahsus dualarda bulunacaklarını söylemeleri üzerine koptuğum normal hayata geri döndüm. İlk planda, hazır olan, sadece birkaç kontrol yapmam gereken, editörümden gelen 15. Kitabıma hiç bakmamıştım, ona bakmaya başladım.
 
O travma döneminde, hiçbir şey gözümde yoktu. Sanki kitaptan kaçıyordum. Gidiyordum ya, kitabı ne yapacağım, diyordum. Orada işime yarayacak mı? Yarar, dedim. Hele ben paket yapayım, kargoya vereyim, gerisi paketi alanda biter. Allah’ımın sayesinde, kitabı basıma hazır hale getirdim. Şu an matbaada ve bu ayın sonuyla, mart ayının ilk haftası da, yeni kitabım ‘Günümüzde Evlilikler ve Boşanma Nedenleri’ ile fuara katılacağım. Kanser olduğum süreçte yenden yazıyor, bir yandan da okuyordum. Kazancımı hem kendimle, hem de başkalarıyla paylaşıyorum. Alırlar, almazlar, herkesin hür iradesine saygım var, kendileri bilir. Benden günah gitti, diyorum. Topu ileriye doğru atıyorum. Takdir, profesyonelden yana olacaktır. Hani ‘Top yuvarlaktır.’ derler, onun çok fazla bahtı yoktur. O nedenle, çokta top üzerine yorum yapmayalım. Hayatın gerçekleri farklı oyunlarla karşımıza çıkmakta! Oyunu oynamakta hüner! Sen rolünü iyi oynadın mı, oynamadın mı?
 
Çekil kenara, haline bir bak! Düşünürün biri, “Sonra çekildim bir kenara, seyrettim olan biteni. Baktım; kimde ben ne kadarım, kim bende ne kadar kalmış.” demiş. Çekil kenara, sahneye uyarlanmış bir oyuna bakar gibi bak! Hayata bak, hayatına bak, hayatlara bak. O kimselerin hayatında var mısın, onlar senin hayatında varlar mı? Ne kadar varsın ve ne kadar varlar? ‘Bana gördüğünü anlat!’ dediğim an, gözleri sabit bir noktaya dalıyor, sanki ‘Güvendiğim dağlara kar yağdı…’ türküsünün içindeymiş gibi hissi veriyor bana! Daha cümlenin başında, imtihanı kaybediyor. ‘Kimde ben ne kadarım!’ rolünü profesyonelce oynasa gördüğünü anlatır ama gördüğünü anlatmıyor, anlatamıyor. Anlatırsa can yakacak, can yanacak hatta canlar yanacak; anlatmadığında, bir sır olacak ve bu sırrın gizlenmesi gerekecek ki, bu defa rolün şekli değişecek.
 
Haydi, oyna oynayabilirsen? Bu durumda, ‘Kimde ben ne kadarım…’dan çok ‘Kim bende ne kadar kalmış…’ı düşünmeliyim sanki! Sonra bir düşünürün sözüyle, tefekküre dalıyorum. Diyor ki, “Fedakâr olan insan, gönülden sevendir. Yürekli olan insan, kendini bilendir. Umutlu olan insan, yaşamı sevendir. Unutmayan bir arkadaş ise uğrunda ölmeye değendir.” Oh be! Kemoterapiden uzaklaştım, rahatladım. Bir evliyaya soruyorlar, ‘Nereye gidiyorsun?’ diye de, o da, ‘Uzağa, buradan uzağa…’ diyor. Uzaklaşmalı, bahçenin dışına bazen ve belki de hepten çıkmalı!

Anahtar Kelimeler: nedir kemoterapi
Pazar 25 ° / 14.1 °
Pazartesi 26.3 ° / 14.1 °
Salı 27.2 ° / 13.9 °