Bugün, 18 Mayıs 2024 Cumartesi

50 yılda 36 göl kurudu,14 göl kuraklık tehlikesi altında

50 yılda 36 göl kurudu,14 göl kuraklık tehlikesi altında

GÜNDEM 22.03.2019 10:49:00 0
50 yılda 36 göl kurudu,14 göl kuraklık tehlikesi altında
Su, yerine başka bir şeyin konulamadığı, tek üretim yeri doğa olan ; yeryüzündeki en yaygın ve en hayati maddelerden biridir.. Dünya Su Günü; ülkelerinin giderek büyüyen temiz suyun önemini- sorununa dikkat çekmek-soruna çözüm, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanması için 26 yıl önce ilan edildi.  
 Sağlığın, gıda güvencesinin, ekonomik gelişmenin ana kaynağını sağlayan bu inanılmaz bileşiğe dikkat çekmek, anlamak ve farkındalık uyandırmak adına suyla ilgili bazı gerçekleri hatırlatırsak; dünyadaki suyun sadece yüzde biri kadarı insanların kullanımı için uygundur.
SU KORUNMAZSA; EKONOMİ DE; “VATAN DA”  KORUNMAZ! “Kimin kimi yiyeceğine su karar verir” der Afrika atasözü. Ulusların yoksullaşmasına neden olduğuna, salgın hastalıklardan kırılmasına, toplumsal huzursuzluk ve şiddetin yayılmasına, göçlere neden olduğundan söz etmekten ısrarla topraklarından ediyor Su; uluslararası ilişkilerde bir silah ya da baskı unsuru haline gelecek” AUİM raporunda 2020'den sonra su savaşları yaşanabilir. “Ortadoğu, su savaşlarının da beşiği olmaya namzet”. suyun “silah olarak görülmesi”, “su savaşlarında”  vatanımızın iç ve dış tehditlere karşı koruması, suyun yönetimi  “suyu kullanma, suyun kalıcılığı ve koruması da  zekamızla da” ilgilidir.
Ülkemizde; suyun, yanlış yönetimi, çevrimine engel olan HES, kuyu, gölet, baraj yapımındaki  aşırılıkla, kaynaklarımızın su bütçelerinin korunamamıştır.  Sulakalanlarımız koruma altında olmasına rağmen giderek dolgu ve yapıyla “işgal altında!  İnsanın –canlının; kullanabileceği göl, ırmak, dere vb. gibi tatlı su kaynaklarının yüzdesi ise sadece %0,3 tür. Son 50 yılda 6 kentte 36 göl tamamen kurumasına (Akşehir, Avlan, Eber...)14 göl kuraklık tehlikesi altında( Eğirdir, Burdur, Kovada) olması su yönetimindeki başarısızlığın göstergesidir.
Eğirdir Gölü’müz  devletimizin koruması altındadır. Geçtiğimiz  göl koruma alanlarına yapılan inşaatlar gölün korunmasından uzak Eğirdir Gölü Özel Hükümlerine de aykırıdır. İçme suyu kaynağımızın korunması için yetkilerden çıkarılan yasalara uyulmasını ve  aşağıdaki sorulara yanıt beklemekteyiz;
1-Apart İnşaatı  ile ilgili Bakanlıkça başlatılan “inceleme” devam etmesine rağmen Plajda 18 Mart 2019 itibariyle inşaatın tekrar başlatılması yasal mı?
 2- Burası daha düne kadar Plaja gelen insanların piknik alanı, gölü kullanma alanı olarak kullandıkları; Kıyı Kenar Çizgisi ve EGÖH mutlak koruma alanındadır ve karayla hiçbir bağlantısı da yoktur(altı gölün kumudur). Gölün alanı kumluk olan bu alan; yıllardır yine Eğirdir Belediyesince kumun üzeri , inşaatlardan çıkan hafriyatlarla doldurulmuştur. Bunun ispatı da oldukça kolaydır.
3-. İçme suyu kaynağı olan Eğirdir Gölü’nü korumak için E.G:Ö.H 2013 yılında çıkarılmış olup gölün korunmasıyla ilgili belediyelere de vatandaşlara da görev düşmektedir. Eğirdir Belediyesi göl kıyısından bu inşaata göre çok daha uzakta arsaları olan vatandaşlara buralara EGÖH göre inşaat yapamazsınız diye yapı ruhsatı vermezken, kumluk olup da doldurulan alana nasıl izin vermektedir?
4- Yine vatandaşın gündeminde , Şubat ayına kadar tekrar Eğirdir Belediye Başkanı  olup olmayacağı kesinleşmeyen başkanın acaba  tekrar aday olsaydı bu EGÖH göre yapılması gereken yere  yapı izin verecek miydi? Neden önce vermedi?. Kışta kıyamette!
5- 250 yataklı  olacağı söylenen bu inşaatın yapıldığı Altınkum Plajı Koyu ;çok sayıdaki konutların kanalizasyon sularının baskısı altındadır ve alt yapısı atık yönün den de uygun değildir. Altyapı ile ilgili ne gibi düzenlemeler vardır. Yakın zamana kadar atıkların göle deşarj edildiği unutulmamalıdır.
6- Plaja Apart yapımının bir gerekçesi de EGÖH nin Göl Koruma Alanı Başlıklı 6-3 bendine atıfta yapılmıştır. Sormak ve bilmek isteriz , ne yapalım 31 yıl önce verilmiş  burası turistik tesis olarak denilen yerde yapılacak Apart İnşaatı ile ilgili  madde belirtildiği gibi  “Bu alanda Belediye Sınırı ve Belediye Mücavir Alan sınırları içinde, içme ve kullanma suyu ilan tarihinden önce yürürlükteki imar planlarına göre imar uygulaması yapılan alanlarda imar planı hükümleri geçerlidir. Onaylı imar planları kapsamında yoğunluk arttırıcı veya kirlilik artırıcı yönde imar planı değişikliği yapılamaz”. Demektedir. Bu anlamda  KİRLİLİK ARTICI imar değişikliği yapılmış mıdır?
7-Menderes Mahallesindeki  göl kıyısına yapılan Cami inşaatı da göl koruma yasalarına aykırıdır. Burası rekreasyon alanı değildir. Gölün kuruyan alanıdır. Teknik  terimler doğrultusunda  Kıyıdan 50 m. mesafede de değildir. Kaldı ki rekreasyon alanlarına Cami yapılabilir diye bir madde yer almamakla birlikte bu alandaki  yapılacak sosyal tesisler içinde  kurallar vardır? Burası ne zaman ilan edildi? Yasalar; su kaynakları  hükümlere rağmen yapıyla işgal edilirse  suyu koruyamayız demekte.
ULUSAL SU POLİTİKANIZ YOKSA; SUYU İYİ YÖNETEMEZSİN
Su politikası, zihniyeti- iradesi olmayan ülkeler; suyu hep kötü yöneterek su-ürün kıtlığına neden olmuşlardır. Örneğin tarımın; teknolojisi-araçları geliştikçe, çiftçi bölgenin tabiatına uygun kuru tarımı bırakıp,  toprağa uymayan, bol su isteyen, yöresel olmayan yeni ürünlere geçmekteyse... Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarı 4 bin metreküpten 1330 metreküpe inmesi bizim ülkemizin de SU KITLIĞI çeken ülke olduğunun göstergesidir. Politika; para değil  suyun korunması olmalı.
  Ekosistemlerin korunmasında karar verme yetkisine sahip olanların ve planlamacıların ekosistem temelli yönetim biçimini benimsenmesinin uzun vadeli sürdürülebilirliğin sağlanması için kilit rolde olduğu bir gerçek. Bütün kentlerde, göller-su kaynakları için su bütçemizi yapmalı, az veya yetersiz su durumuna göre alınacak önlemleri mutlaka uyulmalı. Bilinçsiz su kullanımı, su kıtlığı küresel ısınmanın temel nedeni olduğu unutulmamalıdır. Yaşanan kuraklık, suya ulaşamama, kirlilik, seller- taşkınlar çevre felaketi, doğadaki çeşitli unsurlar ile onlarla dolaylı ya da dolaysız olarak ilgili başka unsurlara insan eliyle verilen zarara bağlı gelişen felakettir ve doğal felaket değildir.
Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ  T.T.K.D. Eğirdir-Isparta Temsilcisi

Cumartesi 27.4 ° / 15.4 °
Pazar 25 ° / 14.1 °
Pazartesi 26.3 ° / 14.1 °